Genel İzleyici Kitlesi
HD Görüntü Kalitesi
40 Dakika
35. Bölüm
Gazetecilikte Kadın Sözü
Bölümü Satın Al
Bölümler

Yakın Tarih’in 35. bölümü kadın gazetecilere ayrıldı. Askerlikteki Er Eğitim Alaylarından hemen sonra gelen erkek egemenliğinin en katı uygulama alanı olan gazetecilik mesleğinin kadınları kendi deneyimleri üzerinden mesleğin düzeneğini anlattılar.

Gazeteciliğe nasıl karar verdiler? Bu onların öncelikli seçimi miydi? Yoksa hayat onları bir şekilde gazeteciliğin içine getirip bırakmıştı? Erkekler dünyasında “Kadın Olmak” bir avantaj sağlıyor muydu? Yoksa tam tersi bir şekilde büyük dezavantajlar mı oluşturuyordu? Yöneticilik hedefleri var mıydı? Yoksa o ayanlara hiç heves etmeden şöyle kenar köşelere kaçmak mı en iyisiydi? Gazeteciliğin en belirleyici kuralı olan “Temas ve mesafe mesleği” alanda ne kadar uygulanabiliyordu? Patronlar, üst düzey yöneticiler, siyaset insanlarıyla genelde gazetecilerin, özelde kadın gazetecilerin ilişkileri nasıl yürüyordu?

Ve en sonunda gelecek kuşaklar arasındaki genç kadın gazetecilere neler tavsiye ediyorlardı? Mesleğin en altından başlayıp zirvelerine kadar çıkan kadın gazeteciler, bütün içtenlikleriyle yaşadıklarından çıkarttıklarını gazeteci Nazım Alpman’a anlattılar.

Mesela kimler?

Türkiye’de işini sürdüren mesleğin en kıdemli kadın gazetecisi Şükran Soner, 1966’de İstanbul Gazetecilik Enstitüsünü bitirip, girdiği Cumhuriyet gazetesinde 50. yılını doldurdu. İş, işçi, sendika, eğitim alanlarındaki tartışılmaz uzmanlığı yananda meslek için örgütlenmenin en başına kadar çıkmış bir kadın gazetecidir Şükran Soner… Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) değişik kademelerinde yer aldıktan sonra Genel Başkanı oldu.
Bir kadın gazetecinin şimdiye kadar ulaşabildiği en yüksek gazete mevkii olan Genel Yayın Yönetmenliği Nurcan Akad’ın 2002’de Akşam’ın başına geçmesiyle tartışma yarattı. İlk kadın genel yayın yönetmeni kim? Bu konunun ayrıntılarını Nurcan Akad bütün içtenliğiyle anlattı. Bu görevden önce –yani Akşam’ın Genel yayın Yönetmenliği- daha zorlu bir basamağı “kadın başına” tırmanmıştı: Hürriyet Yazı İşleri Müdürü olmuştu. Bunun ne anlama geldiğini ise daha ilk günden sert biçimde anlayacaktı. Ama o yılmayacak, erkeklerin ördüğü kalın duvarda büyük ve arkasından gelecek kadın meslektaşları için büyük bir gedik açacaktı.

Yazgülü Aldoğan yüksek formasyonunun başına nasıl bir bela açacağını bilmeyecekti. Notre Dame de Sion, Ankara Basın Yayın Yüksek Okulu, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisans ve Paris Sourbonne’da iletişim doktorası… Bu CV hep önüne engel olarak çıkacaktı. Ooo sen bize çok fazlasın!
Babıali’ye mizah kapısından giren Mine Kırıkkanat Çarşaf Dergisi, Cumhuriyet, Milliyet, Radikal, Vatan’dan geçerek, tekrar Cumhuriyet’e varan dikenli tellerle kaplı zorlu yolu onu iyi bir gazeteci yapmasının yanında dünya markası bir yazar haline de getirmişti. Cumhuriyet’in ve ardından Milliyet’in Paris Temsilciliği Kırıkkanat’ın diplomasi alanındaki başarılarına vesile olmuşlardı.

TRT kökenli olan mesleğin önde gelen kadın gazetecilerinden Ayşenur Arslan, özel televizyonların en parlak yıllarında atv’de haber deportmanının başında yer alacaktı.

Ekonomi sayfalarında köşe yazarı olan Serpil Yılmaz, Günaydın, Milliyet, Sabah, Haber Türk gazetelerinden okurlarına ulaştı. Ama onun Babıali tarihindeki en önemli deneyimi 1980’lerin ikinci yarısında Tan gazetesinde 15 gün genel yayın yönetmeni olarak görev yapmış olmasıydı.

Genç kuşağın parlak imzası Ece Temelkuran için gazetecilik mayın tarlası idi. Bu mayınların büyük bir bölümü de erkeklerce döşeniyordu. Geride bıraktığı yollara bakarak derin bir iç burukluğu geçiren Temelkuran, artık kitapları 14 dile çevrilen ünlü bir yazardı.

Bir başka genç kuşak kadın gazeteci Mehveş Evin hep transfer olarak geliştirdiği mesleki kariyerinin son döneminde Milliyet ile yollarını ayırmıştı. İş akdi feshi artık böyle telaffuz ediliyordu. Gazete ek yayınlar yönetmenliği yanında Aktüel Dergisinde bir dönem genel yayın yönetmenliği görevlerinde de bulunacaktı.
Ve gazeteciliğin en alt ve en üst basamağı olan muhabirlikte ısrar eden Fatma Aksu, sadece muhabir kalarak kadın gazeteciler arasında haklı bir şöhrete kavuştu. Aksu, herkesin ulaşmak isteyip de varamadığı yere ilk dokunan gazetecidir. Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı olduğu sırada evinin kapılarını açtığı ilk ve tek gazeteci Fatma Aksu olmuştu. Aksu halen Hürriyet gazetesinde muhabir olarak çalışıyor.

Bir başka formasyonlu gazeteci olan Bilge Egemen, stajyer bir muhabirken Tunus’a gidip FKÖ Lideri Yaser Arafat ile röportaj yapmayı başardığında İzmir Yeni Asır’ın erkek yazı işleri ona inanmakta zorlanıyordu. Unuttukları bir şey vardı: Bilge Egemen Türkçe dışında çok iyi derecede Arapça ve İngilizce de biliyordu. Ama bu Arapça dili onun hem başını büyük bir belaya sokacak hem de hayatını kurtaracaktı.

Gazeteci kadınlar erkekler arasından geçerek gelecek kuşak kadın gazetecilerine de ilerleme yollarını açtılar.
Yakın Tarih : Gazetecilikte Kadın Sözü İZ ekranlarında olacak.

 

YORUMLAR
Henüz Yorum Yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.