Dede Korkut şöyle söylemiş; “Lapa lapa karlar yağsa yaza kalmaz, yapağılı yeşil çimen güze kalmaz, eski pamuk bez olmaz, eski düşman dost olmaz, kara koç ata kıymayınca yol alınmaz, kara çelik örs kılıcı çalmayınca hasım dönmez, er malına kıymayınca adı çıkmaz, kız anadan görmeyince öğüt almaz, oğul babadan görmeyince sofra çekmez, oğul babanın yerine yetişenidir, iki gözünden biridir, devletli oğul olsa ocağının korudur.”
Harşit vadisinden geçerek Bayburt’a ulaşan Cemal Gülas, Aydıntepe ilçesinin boş sokaklarında geçen günün akşamında, Kırmandibinde sazlı sözlü söyleşiye ve aşıkların deyişine konuk oluyor.
Urartular, İskitler, Romalılar, Persler ve Bizanslıların hüküm sürdüğü bu topraklardaki bir yeraltı kentine yönelir.
Yeraltı Kentinin karanlık dehlizlerinde gezinirken geçmişte insanların ne gibi ihtiyaç ve korkularla buralara gizlendiklerini düşünen Cemal yeryüzüne çıktığında, kıştan bahara bahardan kışa yolculuğuna devam ediyor...
Cemal Gülas sizi Bulutların Ülkesi’nde “Kısa Gün Uzun Gece” sürecek bir yolculuğa davet ediyor.
Henüz Yorum Yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.